bilim kurgu roman çözümsüz tüm bölümler burada mevcuttur.
Bilim kurgu roman çözümsüz Bölümler
1. Bölüm: Döngücüler
Lixuk ve teknik asistan Moyn uzun ve yorucu işlerini bitirmişti. Çok da farklı olmayan başka bir iş, Rugen VI Güneş Sistemi’nde onları bekliyordu. Uzun yolculukları yeniden başlamış ve tartışmasız bu değerli zamanı dinlenmek için geçireceklerdi. Lixuk gemiyi oto pilota aldı ve sonunda nadiren bulduğu kısa bir şekerleme yapmanın tadını çıkarmaya gitti. Uzun boyundan kaynaklı ona özgü yürüyüşü ne kadar yorgun olduğunu anlatıyordu resmen. İşaret parmağını havaya kaldırmasıyla kokpiti koridora bağlayan kapı açıldı ve odasına gitti. Bu sırada asistan Moyn kokpitte bekleyen humanoide (insansı robota) Lüpikan gezegeninin yörüngesinden çıktıktan sonra geminin gravitörünü -küçük çapta yer çekimi reaktörünü- açmasını tembihledi. Üç güneşin doğumunu görecek kadar uçuş bölmesinde kalacak değildi ya! Ne de olsa onun da dinlenmeye ve kendine zaman ayırması -ki döngücüler için zaman çok önemli bir nimetti- gerekiyordu. Teknik asistan uzay gemisinin koridorlarından geçerek kendi kamarasına gitti. Kamara bir gemi için ne kadar büyük olabiliyorsa onunki de o kadardı. Bir kadının odası nasıl düzenliyse onunki de öyleydi işte. Teknolojinin getirmiş olduğu rahatlığın bilinciyle kapıyı açmaya yeltenmedi. Metalik kapının önüne geldiğinde açılmıştı bile. Kamarası sakince “Merhaba asistan Moyn, bir şey ister miydiniz?” diye karşıladı. Moyn sadece dinlenmek istediğini belli eden bir yüz ifadesi takınarak odanın kendisini yalnız bırakmasını istediğini sessizce ifade etmiş oldu. Hedefine tam hızla gidip camdan yapılmış kapsül yatağına yorgun bir vaziyette attı kendini. Mecali olmadığından uzun saçlarını bile düzeltememişti. İçerisinin soğuk olduğunu hissederek yatakta duran kumandayı el yordamıyla bulup klimayı açtı. Gidecekleri gezegene kadar hayallere dalmaya hazırdı.
Moyn 18 yaşındayken babası Kular, Sistemler Arası Galaktik Bilim Bakanlığı (SGBB) tarafından iş amacıyla Bayan Sterit’in zihin döngüsüne girmiş, döngü psikologlarının dediğine göre kötü zamanlamadan kaynaklı kendisi de düşünce döngüsünün gerçekliğinden çıkamadığından zihinde yok olmuştu. İşlerinde ona yardımcı olarak bir şeyler kapmaya çalışan Moyn, babası Kular’ın yok oluşuna psikologlarla birlikte şahit olmuştu. Bayan Sterit düşünce dondurulmasından uyandırıldığında Sterit de şoka uğramış ve suçluluk duygusu hissetmişti. O günden beri Bayan Sterit ve Moyn bir dost oluvermişler, Moyn babası Kular’ın önceden iş arkadaşı olan ve en çok saygı gören Lixuk’la çalışana kadar Sterit ona annesiymiş gibi bakmıştı. 18 yaşında babasını bu uğurda kaybetmesi üzerine -özellikle Sterit’in de isteğiyle- Sistemler Arası Galaktik Bilim Bakanlığı sınavlarına katılmış, dereceler alarak tüm sınavları kazanmıştı. İki yıl asistanlık eğitimini tamamlamış, teknik asistan mertebesine yükselmişti. Lixuk, teknik asistanı olmadığı ve dostunu kaybetmesinden kaynaklı Kular’ın kızı Moyn’a kendi teknik asistanı olmasını ve ona eğitimi boyunca rehberlik edebileceğini söylemişti. Bir döngücünün -çok para kazanan, bir o kadar da zaman çalan bir meslek- teknik asistanı olmak zaten Moyn’un hem hayali hem de isteğiydi. Moyn da Lixuk’un bu teklifini geri çevirmemiş, bu önemli mesleği öğrenmeye başlamıştı. Koca bir yılı insanlarının döngü hayallerini düzenleyen -kalıcı olarak unutturan ya da hatırlamasını sağlayan- Lixuk’un yanında geçirmiş, yeni gezegenlere yolculuklar etmiş ve aralarında çok samimi bir bağ oluşmuştu. Lixuk onu kızı gibi gözetip kolluyordu. Moyn da Lixuk’a çok güveniyor ve fikirlerini onunla paylaşıyordu. İş hayatlarının dışında yani bir haftalık yarıyıl tatillerinde ise Luri II Sistemi’ndeki turizm başkenti olan Luri gezegenine gider, kumsalın ve tertemiz saydam denizin tadını çıkarırlardı. Tatil dönüşünde ulfarların ve insanların birlikte yaşadığı teknolojisi gelişmiş gezegenlere uğrar, yolculukta okumak için saybotik hikayeler alırlardı. Galaksinin her köşesinden gelen ulfarların, insanların veya diğer zeki varlıkların yazdığı ve sattığı bağımsız hikayelerdi bunlar. Moyn yolculuk başladığında hikâye disklerini tabletine takıp sesli okuturdu.
Ve şimdi bu hikayelerden birisini dinleyecekti. İçerisi ısınmıştı. Metalik duvarlar parlak ışığı yansıtarak göz kırpıyordu. Matlaştırıcı açık olmasa parlaklıktan gözleri kamaşacak, hiçbir şey görünmeyecekti. Moyn yatağından sola doğru kıvrılıp yanındaki duvara, daha parlak görünen kapağa yanaştı. Bu saklama dolabıydı ve odanın içerisinde yer kaplamıyor, duvarın ötesine uzanıyordu. Bu küçük metalik saklama dolabına dokundu. Kapağı yanlara kayarak açıldı ve içeriden aydınlıkla birlikte gelen raflar yere saygıyla eğilerek bütün hikayeleri karşısına sergiledi. Moyn önceden bitiremediği galaksi klasiklerinden “Humanoidler ve Robotlar” adlı hikayesinin diskini kabından çıkardı ve tablete taktı. Bilim Bakanlığı’nın temel eserlerinden kabul edilen ve bir humanoidin -insansı robotun- yazmış olduğu hikayeydi bu. Bilim Bakanlığı sınavlarından sonra hikâyenin devamını dinlemeye vakit bulamamıştı. Fakat şimdi varış sistemine kadar yaklaşık yirmi sıçrama noktasına gelmeleri gerekiyordu ve bu da zaten hikâyenin kalan çeyreğini bitirmeye yeterdi. Moyn seslendirmen tabletin sesini duymaya başlamıştı bile. Sesin aksanı anlaşılır olsa da L ve R harfleri biraz farklı çıkıyordu. Bunun nedeni tabletin Sesinger marka olmasından kaynaklıydı. Bu da Moyn’un da bildiği üzere Ortak Galaksi Federasyonu menşeli anlamına geliyordu.
Ortak Galaksi Federasyonu yüz ölçümü olarak galaksinin hemen hemen çeyreğini kapsadığı bir temsil kuruluydu. Sistemler Arası Galaksi Birliği’nden farklı bir galaktik hükümet olup birçok sistemler arası devletleri bünyesinde barındırırdı. Politika ve diğer tüm iç meseleler yörünge devletlerince düzenlenirken dış ilişkiler Ortak Galaksi Federasyonu tarafından kontrol edilirdi.
Lixuk ve Moyn’un da bu topraklardan geçmeleri ise bir antlaşma ile sağlanmaktaydı. Galaksi yönetimlerini kolaylaştırmak ve galaksideki ticareti artırmak için keşiften sonra 13. binyılda Korunmuş Ticari Bölge Antlaşması imzalanmıştı. Milyarlarca ticaret gezegenine ev sahipliği yapan Ortak Galaksi Federasyonu ve Sistemler Arası Galaksi Birliği bu ticari geçiş izin sözleşmesini imzalayan galaksi hükümetlerinden yalnızca ikisiydi. Gerçi iki yönetim bile galaksinin yarısından çok daha fazlasını idare ediyordu.
Gelişmemiş güneş sistemi devletleri dış siyasette galaktik hükümetlere bağlı olmak zorundayken birçok güneş sistemine hâkim olan devletler, galaksi haritasında yer kaplayabilirdi. Çoğu güneş sistemi devleti tek başına galaksi hükümeti kurmak yerine geçmişten beri süregelen kadim galaksi birliklerine, federasyonlarına ya da diğer galaktik yönetimlere katılırlardı. Bu onlara çok şey kazandırırdı. İç politikayı devletler yönetir ve galaktik hükümetler, ticari ortaklarını bu devletlerle anlaştırarak ticareti artırmış olurdu. Bu sayede galaksi birliklerine katılmış olan devletler daha çok kazanır ve galakside hareket olanağı bulmuş olurlardı. Galaksi haritasını elinize aldığınızda yüz ölçümü olarak galaktik hükümetler ve güneş sistemi devletleri haritadaki yüz ölçümü olarak büyükten küçüğe şöyle sıralanıyordu:
1. Sistemler Arası Galaksi Birliği- %55
2. Ortak Galaksi Federasyonu- %20
3. Ayrılıkçı Bölgeler- %9
4. Meritokratik Galaksi Birliği- %4
5. Demokrasi Birleşkesi- %4
6. Maylah Kraliçeliği- %4
7. Diğer Galaksi Hükümetleri veya Birleşkeleri- %4
Yıldızlar arası seyahatler K.S (keşiften sonra) onuncu binyıllarda çok hızlı hale geldi. Parallax takvimine göre (Parallax takviminin başlangıcı Keşiften Sonra 28. binyıldır) ise seyahatlerin zaman alması yalnızca tecrübesiz bir pilotun hesaplamasının uzun sürdüğü “Selür” ve “Melür” birimleriydi. Galaksideki herkes “selür”ün yıldızlar arası seyahat birimi, “melür”ün de galaktik seyahat birimi olduğunu bilirdi.
Lixuk ve Moyn ise şu anda kendi galaktik hükümetleri olan Sistemler Arası Galaksi Birliği bölgesinde seyahat ediyordu. Varış noktasına yaklaşmışlardı. Uzun bir süre yolculuk etmişler ve uykularını almışlardı. Yolculukları çok rahat geçiyordu. Gemi, her güneş sisteminde bulunan yapay yörüngelerdeki sıçrama noktasına gelince istasyona metalik bir parıldama ile göz kırpıp diğer bir orbit noktasına gitmek için yeniden gözden kayboluyorlardı. Sıçrama halkalarından geçerken gemide hafif bir sarsıntı bile olmuyordu. Saniyeler içinde birçok gezegeni geride bırakıyor, orbit noktasına geliyor, rotayı orbit halkasına ayarlayıp yeniden fırlayarak diğer bir sıçrama noktasına gidiyordu.
Gemisi, zamanında üretimi sınırlı olup ender bulunan ama bir o kadar da eski bir gemiydi. Lixuk’un tahminlerine göre 300-350 yıl önce yapılmıştı. 2000’lerin (paralax takvimine göre) yeni teknolojileriyle donatılmış olsaydı galakside hiç zorluk çıkmadan ve zaman kaybetmeden yolculuk edebilirdi. Allahtan asteroidin içinden sıçrama yaparak geçebiliyordu! Memnun olduğu bir durum varsa o da sıçrama yapması ve sabit hıza ulaştıktan sonraki yapılan seyahatlerin çabuk bitmesiydi. Bilmem kaç selür hızla gitmek çok yavaş olmasa gerekti. Lixuk’un gemisi ona daha 24 yaşındayken döngücü olduğu zaman Sistemler Arası Galaktik Bilim Bakanlığı tarafından verilmişti. Biraz eski olmasına karşın teknolojisi yine de gelişmiş denilebilirdi. Hemen hemen çağının gemileriyle benzer teknolojiyi paylaşıyordu: multi vulkan teknolojisi, hiper sıçrama, yakın mesafe sıçrayıcıları, yıldız oto-rotoru, gravitör…
Lixuk gemisini seviyordu ne de olsa onun evi sayılırdı. Geminin duvarlarına sevdiği müzik gruplarının posterlerini asıyordu. Tunzira Çetesi, Galaksinin Melekleri, Yıldız ve Ötesi, Droidler de Ağlar Lixuk’un dinlediği müzik gruplarından sadece birkaçıydı. Posterler ilkel zamanların bir kültürüydü ve galaksinin her köşesinde bu kültürü devam ettiren bireyleri bulmak pekâlâ mümkündü. Eğer çok eskiyse posterler daha çok kırmızıya çalıyor, yeni çağda üretilen posterlerin arka teması ise genelde sarı oluyordu. Tabi geminin koridorlarından geçerken dijital posterler de göze çarpmıyor değildi. Lixuk’un odasında antika olarak sergilediği neon tabela dahi bulunuyordu. Başka bir antika olan televizörünü de uçuş bölmesine taktırmıştı. Televizörlerin böyle bir çağda hala izlenmesinden memnundu. Bir kulaç uzunluğunda olan bu televizör galaksinin her yerinden çekiyordu. Kanallarda genelde Yayın 36, Haber T, Galaksi Spor ve hatta çok köklü bir kanal olan AndromedaTV oluyordu. Her odada hatta koridorda bile bulunan multivizör ise çağın en gelişmiş teknolojisiyle müşterilerini büyülemeye devam ediyordu. Odanın tavanına kurulan daire şekilli multivizör, dinamik ses ve hologram sistemiyle görüntüyü odada canlı üç boyutlu bir varlığa dönüştürüyordu sanki. Lixuk, galaksinin en ücra köşesinde dahi olsa meslektaşları olan diğer döngücülerle birlikte multivizörü kullanarak aynı ortamda bulunabiliyorlardı. Lixuk uçuş koltuğuna yaslanır ve odasında dolanan hologramla sohbet eder ya da iş konuşurdu. Ses, tek bir noktadan gelmez, görüntünün hareket ettiği yerden gelirdi. İşte tüm bu yenilikler yeni bir teknoloji olan multivizöre aitti. Çok yer kaplamaması da cabası. İki el birleştirilip daire yapılsa multivizör bunun büyüklüğünü geçmezdi.
Lixuk, bu teknolojiyi kullanarak hayal döngüsünü düzenlemesi gereken kişiyi (o günkü haline göre müşterisi, hastası ya da her ne demek istiyorsa) arayarak, gittikleri gezegenin hava durumunu, bölge trafiğini, son haberleri duymak ve sormak isteyecekti. Döngücü, z.s’nin (zihin sahibinin) kendisini ve unutmak istediği -ya da hiç unutmak istemediği- hayalleri, anıları hakkında önceden kendisine verilmiş bilgilerini doğrulayacak ve” Yoldayız, birazdan evine varmış olacağız” gibi üstü kapalı söylemlerle varlığını hissettirecekti.
Lixuk istediği görüşmeyi gerçekleştirmek için odasından çıkıyordu ki kamarasında bulunan ses sisteminden yapay zekanın hevesli sesi duyuldu. “Lixuk, z.s’yle görüşmek için mi kalkıyordun bilmiyorum ama zihin sahibi sizi arıyor bile. Odanızdaki multivizöre aktarıyorum,” dedi.
“İyi madem konuşalım bakalım.”
Yapay zeka düşüdüklerini tekrardan dile getirerek, “Lixuk, bu zamana kadar hiç farkettin mi? Rugen kolu ya da çevre yıldız takımlarındaki z.s’ler döngücülerin prosedürlerini biliyorlar. Ön hazırlık sürecini gerçekten yakından takip ediyorlar. Anı-hayal değiştirme teknolojisinin bu yörede benimsenmesi iyi bir şey,” dedi.
Lixuk da bu durumdan memnun görünüyordu. Yatak kapsülün tuşuna bastı. Kapsülün şeffaf camı polarize olarak matlaştı. Üzerine oturulması için kapsül, zeminin içine inmeye ve daha çok sıraya dönmeye başladı. Multivizörün ışıkları, duyusal ışımları ve ses sistemi açıldı. Zihin sahibi (z.s.), kamaranın uygun bir yerinde peyda oldu. Lixuk odasını da henüz toparlayabilmişti, karşısındaki z.s. olduğu için tabi ki de zengin olmasını bekliyordu. Toparlanma işini bitirip meraklı gözlerle z.s’ne baktı. Hemen hemen kendi boylarında, sade giyimli, hafif keli olan, yüzü gözü düzgün bir Rugenliydi. Anlaşıldığı kadarıyla sakin bir yapısı vardı.
İlk konuşan z.s. oldu. “Selamlar dostum, sen Lixuk olmalısın?” dedi.
Lixuk karşısındakine kendisinin ve asistanının boyutlandırılmış vesikalığını göndermişti oysaki. “Evet evet, siz de Eridur olmalısınız?” dedi.
Tokalaşmak için ellerini uzattılar. Fiziksel tokalaşmada ne hissediyorsanız Multivizörün ışıma teknolojisinde de onu hissediyordunuz ama Linux’unki hafiften karıncalanıyordu. Kendisi iş yoğunluğundan dolayı levazım rıhtımına gidemediği için Lixuk, bu teknoloji güncellemesini gemisine aktaramamıştı.
Adamı bekletmek istemeden konuşmaya devam etti. “SGBB’ye gönderdiğiniz bilgiler doğrultusunda elimde bir rapor var. Raporu size okurken yanlış gördüğünüz yerleri bana söyleyin.” Ardından yorulmamak için sıraya oturdu. Bu hareket üzerine zihin sahibi (z.s) de (odasında geniş bir koltuk olmalı ki) kollarını genişçe açarak oturmaya başladı. “Anladığım kadarıyla bazı anılarınızı sildirmek istiyorsunuz. Karınızla olan büyüklü küçüklü hatırlanması önemsiz anılar bunlar, doğru mu?”
Zihin sahibinin maalesef dediğini ağzından duymasına gerek yoktu, yüzündeki ifadeden okunuyordu. “Evet, öyle.”
“İnatçı bir kişiliğiniz olduğunuzu yazmışsınız. Karınızla tartışmalarınızda nedenin siz olduğunu da ifade etmişsiniz. Ve bunun için önemsiz bazı anılarınızı temizlemek, zihninizi ferahlatmak istiyormuşsunuz.”
Kafasını rapor ekranından kaldırarak Eridur’a baktı. “Doğrusu böyle öznel eleştiri yapan z.s’lere pek rastlamıyoruz. Detaylıca açıklamanız yararlı olmuş. Her ne kadar kişilik özelliklerinizi nörokimya olarak değiştirmemiz yasak olsa da başka bir yasal yoldan anılarınıza müdahale edip tartışma olasılığını büyük oranda düşüreceğiz.” Yeniden elindeki raporlara bakarak ikinci özeti açtı. “Zihin uygulamaları için gerekli verileri öğrenmemiz gerek ama size özel hayatınıza dair sorular sormamız gerek. Lakin özel hayata dair sorular z.s izin vermediği takdirde sorulamaz. Döngü bilimi kanunlarında geçer. Bu yüzden bazı verileri izniniz olmadığı takdirde atlayacağız,” biraz daha özeti inceledi ve şaşırdı. “Fakat sizin raporunuza bakarsak özel hayatınıza dair çoğu bilgileri de altına eklemişsiniz. Sizi tebrik etmek gerek, işimizi baya kolaylaştırmış ve gerekli bilgileri yazmışsınız. İlk olarak alkolik olduğunuzu yazmışsınız. Bunun toplum ilişkilerinde yönetici statüsünde olumsuz örneği olmuştur. Birçok z.s. bu nedenle SGBB Ruhbilim merkezine başvurur. Sizi temin ederim bu alışkanlığınız tedavi sonunda ortadan kalkacaktır. Onun dışında karınızı çok sevdiğinizi ve onu hiç aldatmadığınızı da belirtmişsiniz ki bu da ruhbilim için önemli bir veridir.”
Kamaranın metalik kapısı yükseldi ve Moyn orada belirdi. “Profösör, gezegene vardık; atmosfere giriş yapıyoruz. İsterseniz görüşmenize vardığımızda devam edersiniz.”
Lixuk gemi atmosfere girerken kamara sisteminden neden bir ses almamıştı? Odası Lixuk’un konuşmasını bölüp rahatsız etmek istememişti büyük ihtimalle. Kafasını salladı ve Rugenliye dönerek “Vardık sayılır, bağlantıyı kesebilirsiniz. Evinizde devam ederiz,” dedi.
“Aslına bakarsanız geleceğiniz yer ev adresim değil, eşimin biyolojik tesislerinden. Döngü ıvır zıvır ve makinelerini orada kurmanız daha kolay olur diye düşündük,” dedi Rugenli Eridur.
Lixuk’un bu bölgeden gelen tedavi raporlarından önceki hastalarının adlarını hatırlamıştı hatırlamasına da şimdi daha net bir şekilde eski hastalarından birini anımsayarak “Baksanıza, eşiniz hiç z.s oldu mu? Yani daha önceden döngü tedavisine katılmış mıydı?” diye sordu.
“Ah, size söylemeyi unuttum. Eşim benimle aynı sebepten birkaç yıl önce zihin tedavisinde bulunmuştu. O halde onu tedavi eden döngücü sizsiniz?”
“Sanırsam evet,” dedi. Lixuk’un hatırladığı kadarıyla Eridur’ un eşi, bu gezegen olmasa da başka bir Rugen gezegenindendi. Biyoloji Kooperatifleri tesislerinin yöneticisiydi. Karşısındakinin ekleyecek bir sözü olduğunu düşünmüyordu. “O zaman tesiste görüşürüz.”
Gemiler, gezegene iniş yapmadan önce atmosfer kontrol istasyonundan geçmek zorundaydı. Hemen hemen her gelişmiş gezegenin stratosfer katmanında kolordu filosuna ait güvenlik üsleri bulunurdu. Güvenlik önlemi üst düzeyde olan gezegenlerde geçiş evraklarınızı göstermeniz gerekirdi. Şimdi ise gemi, istasyonun k-8 kodlu peronuna giriş yapmış, yörünge polisleri tarafından evrak kontrolünün yapılması için indirme kapısını sonuna kadar açmıştı. Herhangi bir SGB (Sistemler arası Galaksi Birliği) gezegeninde bu tür güvenlik tedbirleri normaldi. Fakat Rugen’de (OGF’nin ticaret gezegeni) alınmış tedbirler Ortak Galaksi Federasyonu standartlarının çok üstündeydi. Florosfer tabakasından geçerken bir kruvazör dahi istasyona kadar eşlik etmişti.
Lixuk gemisinin kokpitine girdi ve gamatör ekranın sağındaki saklama torpidosundan birkaç evrak ve tetraküpü çıkardı. Yörünge polislerine yalnızca elindeki yeşil tetraküp kimliği göstermesi yeterdi çünkü yeşil, erişimi en geniş kimliktir ve diğer belgeleri kapsar. Ama Lixuk iş belgelerini de yanında götürerek polislere gösterdi. Polislerden kısa olan -büyük ihtimalle bir insansıydı-, Lixuk’un elindeki tetraküpü aldı, şöyle bir inceledi. İnsansı robotun kimlik taraması kısa sürmüş olmalı ki çok sürmeden geri verdi. “İyi yolculuklar.”